ARABULUCULUK ANILARI-2

20 Eylül 2024 Cuma

İlk dava şartı arabuluculuk dosyamdı. Bir başvurucu işçi, avukatı olmaksızın müracaat etmişti arabuluculuk bürosuna. Karşı taraf küçük ölçekte bir esnaf işletmesiydi. Tarafları aradığımda başvurucunun heyecanlı ve bir o kadar da meraklı ses tonuyla sürece ilişkin sorularıyla karşılaştım. Sakin bir şekilde kendisini dinledim, sorularına kısaca yanıtlar verdim. Bir toplantı günü belirlemem gerektiğini belirttim ve ilk oturum tarihini sunmuş olduğum üç farklı tarih arasından seçti, karşı yanla da görüşüp toplantı gününü netleştirdim. 

Karşı taraf Kızılay’da bir küçük dükkan sahibiydi, toplantıya muhasebecisi ile birlikte katıldı. Toplantı süresince işçinin taleplerini dikkatlice dinledi, hayatında şimdiye kadar hiç davalık olmadığının altını çizdi, bu uyuşmazlığın da arabuluculuk yoluyla çözülmesini tercih edeceğini söyledi. Ancak işverenin muhasebecisi, sürekli işçinin kendisinin ayrıldığını söyleyerek ödeme yapmak istemediklerini vurguluyordu. İşçi aslında dükkanın emektarı, artık köyüne dönmek istediği için işverenle konuşmuş ve haklarının tamamının ödeneceği garantisini alınca iş yerinden karşılıklı rızayla ayrılmış, ancak işlerin kötü gitmesi nedeniyle işveren planladığı ödemeyi söz verdiği tarihte yapamamıştı. İşçi sadece kıdem tazminatını istediğini, başkaca bir talebinin olmadığını, alacağı kıdem tazminatıyla  köyüne yerleşeceğini, evindeki ufak tefek tadilat için bu parayı kullanacağını belirtti. Esasen köyüne taşınma sebebi de eşinin rahatsızlığı ve bu rahatsızlığa köy havasının iyi geleceğini düşünmesiydi. İşçi anlattıkça işverenin ödeme konusundaki tavrı netleşiyordu fakat işveren bu seferde yanında getirdiği muhasebecisi nedeniyle rahat konuşamıyordu.

Taraflardan işveren ve muhasebecisiyle bir özel görüşme yapmak istediğimi belirterek işveren ve muhasebecisini ayrı görüşme odasına aldım, bu arada işçiye çay ve ikramlıklardan alabileceğini söyledim.

Özel görüşmede muhasebeci yaptığı hesabı çıkardı ortaya, hemen hemen işçinin talep ettiği rakama yakın. Ancak kendisinin ayrılmış olması nedeniyle bu rakamı yasal olarak ödemeyeceklerini, dava yoluna başvurması halinde işçinin elinden aldıkları istifa dilekçesini sunacaklarını söyledi.

İş mahkemelerinin işçiyi koruma sosyal endişesi altında karar verdiklerini, her durumda işçiden alınan istifa dilekçesinin işçinin haklarını ortadan kaldırmayacağını, ileride açılacak davada ödeme miktarının işlemiş en yüksek mevduat faiziyle ve yargılama giderleriyle birlikte artabileceğini, bu hususları aralarında değerlendirmek isteyip istemediklerini sordum. 

Bir süre aralarında konuştular, nihayetinde işveren işçinin hakkını ödemek istediğini, kendisiyle güzel bir iş ilişkisi içinde güzel günler geçirdiklerini, kendi manevi huzuru bakımından da işçinin kıdem tazminatını ödemek istediğini kesin bir dille ifade etti. Muhasebeci bir parça bozulmuş, ancak “siz bilirsiniz” şeklinde bir konuşmayla kararı ve kararın sorumluluğunu işverene bıraktı.

İşverenle yeniden ortak oturum için toplantı salonuna döndüğümüzde işçi le el sıkışarak anlaştılar, işçinin sevincini anlatmanın imkanı yoktu. Mutluluktan uçar vaziyette habire bana dua etmeye başladı. Hatta dualarına “Allah devletten milletten razı olsun, bu ne güzel bir uygulama” diyerek arabuluculuğa emek veren, gönül veren, bu sürecin yasalaşmasına katkı sunan herkesi de duasına kattı. 

O zamanlar tarafların iznini alarak el sıkıştıkları bir anı fotoğraflıyor ve kendi aramızdaki arabuluculuk whatsapp grubunda paylaşıyorduk hem motivasyon hem olumlu sonuçları birbirimize bildirmek bakımından… İzinlerini alarak ve fotoğrafı nerede paylaşacağımı söyleyerek birlikte bir fotoğraf çekildik, işçinin mutluluğu fotoğraftaki herkesin yüzünde bir tebessüme dönüşmüştü…

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyimini geliştirebilmek için internet sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Çerez kullanımını kabul edebilir, ayarlarınızdan çerezleri silebilir veya engelleyebilirsiniz. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için Çerez ve Cookie Aydınlatma Metni'ni incelemenizi rica ederiz.