ARABULUCULUK ANILARI-1

20 Eylül 2020 Pazar

2018 yılının yaz mevsimine ilk girdiğimiz günlerdeydik. 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren iş hukuku uyuşmazlıkları yönünden arabuluculuk dava şartı uygulaması başlamıştı. Halkımızın arabuluculukla ilgili olarak artık eskiye nazaran biraz daha bilinçlendiği bir dönemdi. Elimde bir başvurucu işçinin kıdem tazminatı alacağıyla ilgili olarak avukatı vasıtasıyla yapmış olduğu bir dava şartı arabuluculuk başvurusu vardı. Başvurucu işçi, karşı taraf olarak taşeron firma ile birlikte üst işveren olarak bir bakanlığı göstermişti. Taraf sayısı kalabalık bir dosyaydı yani. Taraflarla ön görüşme yapıp uyuşmazlığın detaylarına vakıf olduktan sonra yine tarafların uygunluk durumuna göre ortak bir ilk oturum günü kararlaştırdık. Taraflara email atıp, başvurucuya da ayrıca sms ile toplantı günü bilgisini verdim.

Toplantı günü biraz erken Arabuluculuk Merkezine geldim, o zamanlar covid tehlikesi bulunmadığından toplantı odasının hazırlığında mutlaka birkaç ikramlığın da bulunmasına özen gösteriyordum. Toplantı odamız tertemiz, havalandırılmış, düzenli bir haldeydi, toplantı masasında su, not alınacak kağıtlar ve kalem dışında bir şey bulunmuyordu. Özellikle çok sevdiğim iki büyük saksı çiçeğinin bulunduğu büyük toplantı salonunu tercih etmiştim. Toplantıya kamu kurumunu temsilen katılacak üç kişilik komisyon, taşeron firma yetkilisi ve başvurucu işçi ile birlikte avukatı da katılacağı için rahat bir toplantı ortamı sağlamak istiyordum. Dosya ile ilgili son hazırlıklarımı yapmak, toplantı salonunda kullanacağım bilgisayar ve yazıcının kontrollerini sağlamak üzere toplantı salonuna yeni girmiştim ki telefonum çaldı. Bakanlık komisyon üyelerinden avukat bey aynı gün öğleden sonra iki arabuluculuk toplantısına daha katılmak zorunda olduklarını, kesinlikle anlaşmadıklarını, son tutanağı hazırlamamı ve sadece imza atıp çıkacaklarını söyledi. Ben de “avukat bey tabii buyrun siz, elimden geleni yapacağım” diyerek, arabuluculuk tutanaklarını önceden hazırlamış olduğumu, anlaşma-anlaşmama durumuna göre güncelleyeceğimi, kendilerinin vaktini çok almayacağımı, ancak bir yorgunluk kahvesi ikram edeceğimi söyleyerek telefonu kapattım.

Az sonra Merkeze başvurucu işçi ve vekili gelmişti. Kendilerini bekleme salonuna alan sekreterimiz gelip tarafımı bilgilendirdi. Kalkıp yanlarına gittim ve “hoş geldiniz” dedim, işveren tarafları beklediğimizi, birazdan burada olacaklarını bildirdiklerini, az sonra toplantıya geçeceğimizi belirterek ve dinlenirken bir şeyler almak isteyip istemediklerini de sorarak yanlarından ayrılıp toplantı odasına döndüm. 

Beş dakika geçmişti ki komisyon üyeleri ile taşeron şirket yetkilisi de merkeze geldiler. Tarafların hepsi tamamlandığı için toplantı odasına buyur ettim gelenleri. “Hoş geldiniz” selamıyla, güler yüzle ve önce katılımcıların hatırlarını sorarak toplantıya başladım. Kendimi ve arabuluculuk sürecini ve ilkelerini tanıtan ve toplantı kurallarını belirleyen kısa bir başlangıç konuşması yaparak -komisyon üyelerinin de aceleci tavırlarını fark edip- sözü başvurucu tarafa verdim. Başvurcu taraf, uzun yıllardır çalıştığı kurumda her hangi bir sorun yaşamadığını, ancak işten çıkarılmasının kendisini maddi olarak çok zorladığını, hali hazırda bir iş bulamadığını, kıdem tazminatının bir an evvel kendisine ödenmesinin önemini vurgulayan bir konuşma yaptı. Başvurcu vekili taleplerinin rakamsal miktarını belirtti. Bu arada başvurucu konuşmasının bir yerinde oğlunun üniversite sınavına hazırlandığını, kitap masrafını dahi karşılamakta çektiği güçlükten de bahsetmişti. Başvurucu taraf esasen pozisyon ve ihtiyacını doğru şekilde ortaya koymuştu.

Taşeron firma yetkilisi işçinin talepleriyle ilgili olarak muhasebeyle görüşmek istediğini belirterek yan odaya geçti. Bu arada ben de kurum yetkilileriyle bir özel görüşme yapmak istedim. Tabii bir taraftan da zamanı effektif kullanmaya dikkat ediyordum. Taşeron firma yetkilisi bir miktar ödeme yapabileceklerini belirtince komisyon üyesi avukat bey kurumun hukuk müşavirliğini aramak istedi. Komisyon üyeleri taşeron firmanın ödediği bedel dışında kalan miktarın çok az olduğunu görünce bu uyuşmazlığın davaya dönüşmesine de engel olmak bakımından bir defa daha kurumla görüştüler. Bu arada taraflara çay, kahve ve çikolatalı kurabiye ikramımız devam ediyordu. Toplantı öğleden sonra, güneş tüm haşmetiyle odamızı ışıl ışıl yapmış, odanın ferah, temiz ve düzenli hali de tarafların dikkatini çekmiş olmalı ki ortamla ilgili olarak tarafıma teşekkür ediyorlardı bir taraftan. Nihayetinde kurum hukuk müşavirliği bir miktar ödemenin yapılmasının iç genelgelerine uygun olduğunu belirtip tarafımı bilgilendirdiler. Komisyon heyetinden beni arayan avukat biraz şaşkın, “valla avukat hanım, bizim acelemiz de olduğu için, usulen katıldığımız toplantıdan hiç anlaşma çıkacağını da beklemediğimizden sizi önceden aramıştım” dedi. Hazır fırsat elime geçmişken arabuluculuğun tam da bu olduğunun, taraflar arasındaki iletişimi kurmak olduğunu ifade ettim. Komisyon üyeleri işçinin anlattıklarından etkilendiklerini ve hukuk müşavirliğini bu nedenle tekrar aramak istediklerini, arabuluculuk müzakere sürecinin rahat, samimi ve güvenilir bir ortamda gerçekleşmesinin de buna katkı sağladığını belirttiler. 

Tarafların birbirlerini anlamaya çalıştıkları bir müzakere sürecinin genellikle uyuşmazlığı çözeceğinin, tüm anlaşmazlıkların birbirini dinlemeyen ve bu nedenle anlayamayan taraflardan kaynaklandığını söyledim. Bir taraftan son tutanak ve anlaşma belgesini hazırlarken bir taraftan da biten kurabiye tabağına bakıp gülümseyerek ikinci bir tabak getirmesi için sekreteryayı aradım.

Anlaşmak güzel şey…

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyimini geliştirebilmek için internet sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Çerez kullanımını kabul edebilir, ayarlarınızdan çerezleri silebilir veya engelleyebilirsiniz. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için Çerez ve Cookie Aydınlatma Metni'ni incelemenizi rica ederiz.